Gündem

Bakan Bozdağ: Sıfır toleransı uygulamaya devam edeceğiz

ANKARA (İGFA) – Ankara’da düzenlenen Temel Hak ve Özgürlüklerin Daha Etkin Korunması Paneli’nde konuşan Bakan Bozdağ, temel hak ve hürriyetlerin daha etkin kullanılması için birçok düzenlemenin hayata geçirildiği, çok sayıda kurum ve kurulun oluşturulduğunu kaydetti.

En önemli düzenlemelerden birinin Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılabilmesinin olduğunu ifade eden Bakan Bozdağ, bu konuda bakanlık olarak yeni çalışmalar da başlattıklarını belirterek, “Bakanlık olarak çalıştığımız konular var. Bu konuları da vatandaşlarımızın lehine olacak şekilde çözüme kavuşturacağımızı yeni düzenlemeler üzerinde çalışıyoruz. Şu anda Anayasa Mahkememizde bireysel başvuruda bulunan kimi dosyaların Adalet Bakanlığı Tazminat Komisyonu’na aktarılması konusunda da hazırlığımız var. İnşallah en kısa zamanda Meclisimizin gündemine getirilecektir.” diye konuştu.

Adalet Bakanı Bozdağ, “Türkiye, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine ilk imza atan ülkeler arasındadır, ancak İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi bugün bir kağıt parçasından maalesef öte gidememiştir. Sadece yazılı bir belge olarak ortada durmaktadır” ifadelerini kullandı.

Yargısal süreçlerde yeterli görülmeyen iddianamelerin iade edilmesini müessesinin etkin işletilmesi hususunun da temel hak ve özgürlükler açısından büyük önem taşıdığını aktaran Bakan Bozdağ, yasaların usulünün temel hak ve hürriyetler açısından Anayasa’nın uygulanması olduğunu ve bakanlık olarak yeni dönemde bu konunun üzerinde duracaklarını kaydetti.

BU ANAYASA BİZİ TAŞIMIYORSA ANAYASA’YI DEĞİŞTİRECEĞİZ

“Kanunlarımıza baktığımızda da temel hak ve hürriyetleri koruma konusunda yeteri kadar hüküm olduğunu görüyoruz.” diyen Bakan Bozdağ, “Mesele sadece Anayasa’nın ya da yasanın iyi olması değil aynı zamanda Anayasa ve yasaları uygulayanların da anayasa ve yasaların ruhuna sahip çıkıp aynı anlayışla onları uygulamasıdır. Zamanın ruhuna göre Anayasaların ve yasaların yorumu değiştiği takdirde o zaman biz büyük bir hatayı yapmış oluruz. O zaman anayasayı değiştireceğiz. Zaman değişti, bu Anayasa bizi taşımıyorsa Anayasa’yı değiştireceğiz. Kanun taşımıyorsa kanunu değiştireceğiz ama kanunu bir tarafa koyup yeni bir anlayışı onun yerine koyduğumuzda da daha başka sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Onun için uygulamanın bu konuda son derece önemli olduğunu buradan ifade etmek isterim. Türkiye’de yaşanan hak ihlallerinin insan haklarına ilişkin sorunların büyük bir kısmının uygulama kaynaklı olduğunu zannedersem herkes ifade eder. Başörtüsü demin gördük. Bizim anayasamızda insanların başını örterek üniversiteye gitmesini yasaklayan bir şey var mı? Yasalarımızda var mı? Aksine Yüksek Öğretim Kanunu’nun ek maddesi kanunlara aykırı olmamak kaydıyla Yüksek Öğretim Kurumları’nda kılık kıyafet serbesttir. Açıkça yazıyor mu? E buna rağmen bu ülkenin evlatları sadece kıyafeti nedeniyle ayrımcılığa, haksızlığa, hukuksuzluğa, uğramadı mı? Sesini çıkaranların gücü bu haksızlığı durdurmaya yetmedi. Eğer biz hep birlikte ona yapılan haksızlık bana yapılmıştır diye ayağa kalksaydık bu haksızlığı Türkiye’de onaylayan bir Anayasa Mahkemesi olabilir miydi? Bir Danıştay çıkar mıydı? Bir siyasetçi çıkıp bu haksızlık doğrudur diyebilir miydi? Bir rektör bunu uygulayabilir miydi? Ama siyasi görüşleri farklı olunca bunlar bizim görüşümüze ters insanlar buna bu haksızlığa muhatap olursa onları görmeyip ya da hak ediyorlar deyip geçinirsek o haksızlık gün olur döner döner bizi de vurur. Onun için biz kendimize yapılmayanı, yapılmasını istemediğimiz bir şeyi başkalarına da yapmayı hak göremeyiz” diye konuştu.

Başa dön tuşu