Ekonomi

Türkiye İMSAD’dan gündem buluşmaları

İSTANBUL (İGFA) – Toplantının moderatörlüğünü üstlenen Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan, Avrupa’nın Yeşil Mutabakat ve sınırda karbon vergisi uygulamayı başlatma planına rağmen artan şekilde fosil yakıtlara yönelmesine, Rusya -Ukrayna Savaşı ile başlayan enerji krizi ve emtia milliyetçiliğine dikkat çekti.

Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) tarafından düzenlenen yılın son ‘Gündem Buluşmaları’, 15 Aralık Perşembe günü Demirdöküm’ün katkılarıyla online olarak gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan’ın yaptığı toplantıda Türkiye OECD Daimi Temsilcisi Büyükelçi Prof. Dr. Kerem Alkin ile Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel, 2022 yılı değerlendirmelerini ve 2023 yılına yönelik beklentilerini paylaştı.

Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan açılış konuşmasında, 2021 yılında herkesin hedeflerinin üstünde bir yıl geçirdiğini, 2022 yılında ise beklenmeyen Rusya-Ukrayna Savaşı’nın özellikle yılın ikinci yarısında hedefleri zorladığını söyledi. Bütçe konusunda kestirim yapmanın zorluklarından söz eden Ferdi Erdoğan, Türkiye’de içinde bulunduğumuz süreçte seçim gündeminin öne çıktığını, ekonominin ise ikinci plana düştüğünü vurguladı. Ferdi Erdoğan, “Rusya-Ukrayna Savaşı küresel ekonomide pek çok dengeyi değiştirdi. Küreselleşmeden bölgeselleşmeye geçiş etkisiyle küresel enflasyonla karşı karşıya kaldık. Türkiye’de de yüksek enflasyonla karşı karşıya kaldık. Türkiye, Avrupa Bölgesi’nde en yüksek enflasyonda ilk sırada, Asya Bölgesi’nde en yüksek enflasyonda 3. sırada, dünyada ise ilk 10’da bulunuyor. İnşaat malzemeleri ihracatında bu yıl 35 milyar dolara ulaşma beklentimiz, son aylarda yaşanan düşüşle, 34,9 milyar dolar seviyesine kadar çıkmışken yön değiştirdi, yıllık bazda 34,3 milyar seviyelerine geriledi. Ortalama birim fiyatlarda artış var ancak hem üretimde hem de ihracatta miktar bazında düşüşler var” ifadelerini kullandı. Avrupa’nın enerji arz güvenliği ve maliyetleri konusunda farklı adımlar attığını; Yeşil Mutabakat’a rağmen fosil yakıtlara yöneliş başladığını söyleyen Ferdi Erdoğan, Türkiye dahil bazı ülkelerin, iç piyasalarını korumak için emtia ihracatını durdurma ya da kısıtlama yoluna gittiğini, artan emtia milliyetçiliğine dikkat çekerek, 2023 yılında bu konunun daha çok gündeme geleceğini vurguladı. Ferdi Erdoğan, değişkenlerin belirsizliği nedeniyle bu yıl bütçe yapmanın da şirketler açısından çok güç olabileceğini sözlerine ekledi.

“Küresel ekonomide gıda arz güvenliği konusu öne çıkıyor”

Türkiye OECD Daimi Temsilcisi Büyükelçi Prof. Dr. Kerem Alkin ise Türkiye İMSAD 50. Gündem Buluşmaları toplantısında da değindiği “2 Siyah Kuğu”nun etkilerinin devam ettiğini, Covid-19 pandemisi ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ekonomi çevreleri tarafından, gerçekleşme olasılığı göreceli düşük olarak algılanan bir ‘risk’in bir anda gerçekleşmesi yani “siyah kuğu” olarak nitelendirildiğini hatırlattı. Bugünlerde OECD ve uluslararası çevrelerde gıda arz güvenliğinin öne çıktığını, 2023 yılının önemli konularının başında tarım ve gıdada üretim maliyetlerinin geleceğinin tartışılacağını, bu başlıklarda inşaat malzemesi sanayicilerine de önemli görevler düşeceğini belirtti. Prof. Dr. Kerem Alkin, “Tüm uluslararası kuruluşların çatısı altında süregelen küresel enerji ve gıda arz krizine yönelik değerlendirme ve toplantılar, modern tarihin en ağır küresel enerji ve gıda krizi ile karşı karşıya olduğumuzu teyit eden tespitlere sahne olmakta. İki küresel krizin birbiriyle bağlantısı üç temel başlığın bir araya geldiği bu “kriz üçgeni” ile “3C” olarak tanımlanıyor: İklim değişikliği (Climate), Kovid-19 Küresel Virüs Salgını (Covid), Rusya-Ukrayna Savaşı (Conflict). Karadeniz Tahıl Koridoru İnisiyatifi’nin gıda krizine olumlu etkileri oldu. Türkiye olarak katıldığımız toplantılarda bu oluşum için tebrik alıyoruz” dedi.

Avrupa’da enerji arz güvenliği açısından bazı adımların atılması yönünde çağrılar yükseldiğini dile getiren Prof. Dr. Kerem Alkin, “Enerji verimliliğini artırmak için yalıtım seferberliğinin başlatılması, ısı pompaları gibi enerji verimliliğini artıracak ürünlere önem verilmesi, ısınmanın tamamen elektrik enerjisi ile olması ve yenilenebilir enerji yatırımlarının hızlandırılması gibi çözümlere odaklanılıyor. Bu adımlar için Türk inşaat malzemesi sanayisinin ürettiği malzemelere ihtiyaç olacak, burada önemli bir potansiyel bulunuyor” yorumunu yaptı.

“Yılın ilk yarısı zor geçecek”

Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel ise “İçinde bulunduğumuz dönemde küresel ekonomi, ‘İklim değişikliği ve yeşil dönüşüm’, ‘Salgın ve yeni normal’, ‘40 yılın en yüksek enflasyonu’, ‘Avrupa’daki savaş ve jeopolitik kırılma’, ‘Enerji ve gıda krizine bağlı olarak yaşam maliyeti krizi’ ve ‘20 yıl sonra parasal sıkılaşma ve resesyon endişesi’ başlıklarının hepsinin birden yönetilmesini kapsıyor. Dünya ekonomisinin 2023 gündemini yüksek enflasyon ile mücadele, sıkı para politikaları, resesyon/durgunluk/yavaşlama beklentileri, enerji ve gıda krizi olasılıkları oluşturacak” dedi. Enflasyonda kalıcı düşüş sağlanıncaya kadar merkez bankalarının faiz artırmaya devam edeceklerini söyleyen Dr. Can Fuat Gürlesel, “Merkez bankalarının 2023’te de enflasyonla mücadelede daha katı olmaya devam edeceklerini görüyoruz. 2. çeyrekte enflasyonda kalıcı düşüş sağlanırsa yılın geri kalan ikinci yarısı daha iyi geçecektir. 2024’te de faiz indirimleri başlayabilir. Enerji ve gıda tarafları belirli düzeyde yönetiliyor, burada fiyat şokları yaşanmazsa mart ayından sonra kalıcı düşüşün başlayacağı beklentisi var. Yılın ilk çeyreği oldukça sıkıntılı geçecek. Faiz artışları sürecek ve sıkılaştırma zirveye çıkacak. Nisandan itibaren rahatlama başlayacaktır” değerlendirmesini yaptı.

Dr. Can Fuat Gürlesel, inşaat malzemesi siparişlerinin yeni yılın ilk çeyreğinde düşük, 2. çeyrekte durağan, 3. çeyrekte sınırlı artış ve son çeyrekte de artış rotası izleyeceğini, ilk 6 ayda iç pazar talebi ile ilerleneceğini, sonraki aylarda küresel ekonomideki iyileşmenin ihracat siparişlerine yansıyacağını belirtti. Avrupa’da beklenen enerji tasarrufu uygulamalarının Türkiye’ye talep yaratacağını söyleyen Dr. Can Fuat Gürlesel, kışın sert geçmesi durumunda enerji fiyatlarının yükselme olasılığına da dikkat çekti.

Türkiye’de seçim ekonomisinin etkilerinin görüldüğünü belirten Dr. Can Fuat Gürlesel, “Asgari ücretin 8 bin 500 TL olmasını, diğer ücretlerde de yüzde 35-50 oranlarında artış bekliyoruz. Ücret artışlarının tetikleyeceği fiyat artışları ve yeni yüksek maliyetlerle birlikte yüksek enflasyonla seçime gireceğiz. Haziran’da TÜFE yüzde 50-55 civarı bekleniyor. Türkiye’den portföy çıkışı devam ediyor. Öte yandan geleneksel olmayan kanallardan döviz girişi yaşıyoruz. Kur Korumalı Mevduat hesaplarında da çözülme başladığını izliyoruz. Seçim öncesi TL’ye geçiliyor gibi görünüyor. Ekonomi çevrelerinde seçime kadar bir politika değişikliği beklentisi yok. Seçim sonrasında ise işler biraz daha karışacak. Geleneksel olmayan finansmandan sağlıklı finansmana dönmek, risk primini düşürmek için bir program gerekiyor. 50-60 milyar dolarlık sağlıklı bir finansman olmadan Türkiye’nin risk priminin düşmesi beklenmiyor. Dolarda da ekonomi yönetiminin kontrol senaryosunda Haziran 2023’te 19 TL, kontrol senaryosuna rağmen başka etkenlerle Haziran 2023’te 20 TL, kriz senaryosunda ise ilk çeyrekte 25 TL olarak 3 tahmin bulunuyor” şeklinde konuştu.

Dr. Can Fuat Gürlesel, bütçe yapmaya çalışan şirketlere de belirsizlikler nedeniyle yıllık bütçe yerine 3+3 ay şeklinde 6 aylık bütçe ya da erken seçim kararı olursa 4 aylık bütçe yapılması önerisini paylaştı.

Başa dön tuşu